senin için rüzgarda hep yağmur mu var~
mental sağlığım, kafada kurmalarım ve uyku düzenim ders çalışmama izin vermiyor
"bin bıçak var sırtımda, biniyle de adaşsın. her biri hayran sana"
kapüşonumu taktım, rastgele açtım şarkıyı. sokaklar karanlık ve sessiz. yavaş yavaş yürüyorum. biraz üşüyorum ama rüzgarın tenimi ısırması hoşuma gidiyor daha da yavaşlıyorum. bu sefer kafamda ki sesler konuşmuyor. sadece şarkının sözlerine takılıyorum " ve sil gözünün yalnızlıklarını, o an fısılda duvarlara adımı"
‘‘Bak.’‘ dedi. ‘‘Pencere, penc ve re kelimelerinden oluşur. Penc şu tavladaki sayı yani beş demek, re ise yol demektir. Burayı, şu dört duvarı düşün. Hangi tarafa gitsen yol yok, kapalı. Pencere de bu dört duvarın arasında açılan beşinci yoldur, unutma.’‘
bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.
bazı zaferler sonsuza dek kutlanır.
ben bu gece biraz dargınım, biraz yorgun, biraz dağınık… bu gece, intihar edecek olan bir kadının dinlediği son şarkıyım. kimsenin anlam yüklemeyeceği ama o kadının belki de son duyduğu ses olan bir şarkı. bu gece, çiçeksiz bir mezarın başında ağlıyor olacağım. hiçbir işe yaramayan gözyaşlarım, belki bu gece o mezara çiçek açtırır diye ağlayacağım. mesela bir radyoda duyulsun ağlayışım, mesela bir annenin kulağında. bilmiyorum. mesela sığıntı hisseden birinin sığınağı olsun, mesela konuşmaya hali kalmayan birinin içine gömdüğü sözleri. bana yararı olmayan bu gözyaşlarım birini düştüğü çukurdan kaldırsın.